reklam2

24 Ağustos 2016 Çarşamba

DOMATES KURUYUNCA DAHA MI LEZZETLİ OLUYOR NE?


Birkaç yıldır kuru domatesi tadımlık yiyorduk fakat bir yıldır domates kurusu müptelası olmuş durumdayız.

Hatta abartmıyorum çerez niyetine yemeye başladık. Mutfağa giden 1-2 alıp yiyorduk.


Bu böyle olmayacak dedik, bu kadar yiyorsak kendimiz yapmalıydık.


Tabi bunları tek başıma yapmadım. Çoğul şahıs kullanmamın sebebi; doğal ve el yapımı tutkuma eşimi de ortak ettim. Zaten yemek tutkusu yüzünden, çoğu zaman yemekleri eşimin elinden yiyoruz. Hem çocuklara uygun hem de keyif veren yemekleri babamız daha çok yapıyor.

İyi ki varsın Barış Baba :) 

Malum istanbul kurutmaya hiç uygun değil. biz de fırında kuruttuk.

Oldu mu derseniz; Oldu.





FIRINDA DOMATES KURUTMA:



  • Fırının tepsisine yağlı kağıt yaydık. 

  • Dört parçaya uzunlamasına böldüğümüz domatesleri kabukları tepsiye gelecek şekilde koyduk. 

  • Üzerine kaya tuzu ve kekik serpiştirdik. 

  • Fırında 80-90 derecede 12 saat kadar  kurumasını bekledik. 

  • Henüz kurumamış fakat sularını salmış olan domatesleri alıp fırının ızgarasına koyduk. 

  • 4-5 saat de aynı sıcaklıkta bu şekilde kuruttuk.

  • Izgara üzerinde birkaç gün daha kuruması için gölgeye koyduk.


Sonuç çok iyi. 


Not: Çekirdekleri çıkararak da denenebilir.



Fırında domatesi de kuruttuk. 

Bravo bize...!

Aşkla yapamayacağımız hiçbir şey yok.

Ne yaparsan yap aşkla yap :)


O ZAMAN AFİYET OLSUN


SAĞLIKLA KALIN.







22 Ağustos 2016 Pazartesi

NEDEN TÜRK KAHVESİ...





KAHVENİZİ TELVELİ Mİ TELVESİZ Mİ ALIRSINIZ?

Bu sabah güneşli bir güne uyandım. Kahvaltımızı çoluk çombalak yaptık ve sonrasında gayri ihtiyari olarak elim kahve fincanına, cezveye ve kahveye gitti.

 Artık istem dışı kahve içmem gerektiğini her hücremde hisseder oldum.

Öyle artık küçük kahve fincanıyla yetinmiyorum. Şöyle okkalı bir kupa bardak daha bir keyif vermeye başladı.

Bağımlılık yaptığı kesin...

Neydi bu içince her hücreme yayılan kahvenin keyfi?

Neden Türk Kahvesi demişler peki?  Pişirme yöntemi mi onu böyle eşsiz kılan.

Kahve Arap Yarımadası'ndan  Avrupa'ya doğru yayılmış. Arap Yarımadası'nda taneleri kaynatılıp suyu tüketilirken,Türk kültüründe telvesiyle birlikte ve görsel sunumuyla  farklılık yaratmıştır.


 Neden yeri hep özeldir?

İnce işlerde ( kız istemeye gittiğimizde) devreye Türk kahvesini sokarız. Olmazsa olmazlardandır o. Önce kahveler içilmelidir. Sonra en zoru olan  kız isteme faslına geçişi kolaylaştırır. Acaba burada da sinir sistemini uyararak  hayal gücü  mü devreye giriyor?  Hani sohbet koyulaşır. İnsanlar kaynaşır. Kelimeler hafızadan dile kolay dökülürken esas olması gereken kısma kolayca gelinir.

Gerçekten özelsin Türk Kahvesi...

Mesela kitap okurken kahvem yanımda olmalı, Blog yazılarımı yazarken kahvemi yudumlayarak yazmak daha bir keyifli oluyor. Sinir sistemi ve hayal gücü derken bunu mu kastediyor?
 Yazarlar, ressamlar, vb. gibi birçok sanatçılar eserlerini yaratırken kahvelerini de eksik etmezlermiş. Yaratıcılıklarında kahve etkili olmuş olabilir mi acaba? Denemek lazım. Ne de olsa zararlı değil. Dozunda kullandığımız taktirde.

Türk kahvesi içince vücudumuzda neler olur peki?

Kahvenin sinir sistemini uyardığı ve bizi en uykulu halimizden, en enerjik halimize jet hızında ulaştırdığı kesin.

Kolon kanserini önlediği ve kadınların en çok hoşlanacakları yağların yakımını hızlandırdığı gerçeği de eklenince Türk Kahvesi içenlerin sayısında hızlı bir artma olduğu yadsınamaz bir gerçek.

 Tabi kahveyi içerken şeker  ya da yanında çikolata olmadan kullanırsak, kalorisiz keyif kahvesi tadında kendimizi kandırmadan, yararlarını düşünerek içmek etkiyi daha çok arttırır. Yağ yakımı bayanlar.( sporsuz yağ yakımı ne kadar inandırıcı, yorumu size kalmış.)

 Bir de özellikle çoğu kişi yemeklerden sonra içiyor. Tabi ki hazmı kolaylaştırmaya da yardımcı.


😊 Bu işin fal kısmını unutur muyum...

      Türk kültürünün yadsınamaz gerçeklerinden biridir.Sohbetlerin sonuna doğru o kahve fincanları ters çevrilir ve  kapattım bak, atıver bir şeyler canım deyip muhabbet iyice koyulaşır. Zaman nasıl da geçivermiş anlamazsın. Sonra birden gerçek dünyaya dönersin. Evde bir sürü iş; çocuk, koca, yemek, temizlik gerçeklerine hızla geri dönersin.

Ne olursa olsun; Türk Kahveniz, dostlarınız, kitaplarınız, evcil hayvanlarınız, aileniz ve çocuklarınız hep yanınızda olsun...


Mutlu Kalın...
















2 Temmuz 2016 Cumartesi

BAHÇEMDEKİ KOVA SİSTEMİ YÖNTEMİ, GELENEKSEL YÖNTEME FARK ATTI.


Küçücük bahçem evrene sığmaz,

Doğa sevgimiz kelimelerle anlatılmaz.

Kovaların delinmesi aşaması ve dikim yöntemi


En güzeli çocuklarımın toprağa dokunmaları, büyüyen sebze ve meyveleri dalından koparmaları. 
Bir uğurböceğinin, bir kelebeğin, bir tırtıl ve bir çekirgenin sadece belgesellerde olmadığını, çocuklarımın beton şehirlere mahkum olmadan, yaparak ve yaşayarak, kendilerine yetebilecek bir dünya yaratmalarını istiyorum.

Bu amaçla çıktığımız 70 metrekarelik hobi bahçemizde 4.yılımıza girdik. Toprağın her boş bulduğumuz yerlerine bir şeyler dikmeye çalışıyoruz. Çekirdekten fideye ve sonra da hasata giden bu heyecanlı yolculuk bizi inanılmaz mutlu ediyor. 

Ben bu büyüme aşamalarını gördükçe çocuklar gibi seviniyorum. Bu sevgi arsızlığım çocuklarıma da geçmiş durumda. Galiba doğayla dost olmalarını sağladım.  


Bir yandan da bahçemden nasıl daha iyi verim alabilirim diye düşündüm. 

Eşimle yaptığımız damla sulama, karık sistemi, oldu olmadı derken, 4.yılımızda  kova sistemi yöntemini denedik.

Gerçekten bu yöntemle sebzelerim daha çok büyüdü.

Kova etrafına dikilmiş domates fideleri

Nasıl mı?


- Kovalara delikler açtık.

- İçine evsel organik atıklar attık.

- Kovanın içine birkaç solucan attık.

- Hayvan gubresi de attık.

 Sonra oluruna bıraktık. 


3 -4 hafta sonra sebze fidelerimiz geleneksel ekilen fidelere göre daha büyük ve daha çicekli olarak bana gülümsüyorlardı.

Bu sefer başardık. Bu sistemle bir kovanın etrafına 5 adet sebze ektik. Ektiğimiz sebzelerin ortasındaki kovayı 3- 4 hafta sonra karıştırdığımızda solucanların çok çok arttığını bizzat gözlemledik. O solucanlar bizim kovanın içine koyduğumuz evsel atıkları yemiş. Ardından da bitkiler için çok değerli bir gübre bırakmışlar.

Solucanların da ne kadar önemli canlılar olduğunu sonraki yazılarımdan birinde paylaşacağım. 

O zaman evsel atıklar çöp olmasın. 

Solucanlar hep topraklarımızda yaşasın.


Kova sistemi kontrol gurubu




Sebze fidelerinin büyüklüğünden kova görünmüyor.
Karık yöntemiyle dikilmiş domatesler


25 Haziran 2016 Cumartesi

BURADA KİTAP OKUYUN, OKUDUĞUNUZ KİTABINIZI ORADAKİYLE DEĞİŞTİRİN,YOK BEN BAĞIŞLAYACAĞIM DİYORSAN O DAHA DA GÜZEL OLUR...



Kovboy kapımızı da yaptık :) Artık Kafe Baykuş'a girmek daha havalı :)





İSTER OKU, İSTER DEĞİŞTİR, İSTERSEN KİTABINI BAĞIŞLA...



Kültür Üniversitesi İncirli Yerleşkesi'nde katıldığım eğitim sırasında, arkadaşımın tavsiyesiyle yolumuz, sıradan bir apartmanın altında fakat dikkatleri üzerine çeken, rengarenk dekoruyla ve özenle hazırlanmış şirin bir kafeye düştü.

Binlerce kitapla büyümeye devam ediyoruz...Kafe Baykuş Sokak Kütüphanesi Okuduğunu Bırak Okumadığını Al


Daha kafeye girmeden hatırı sayılır çoğunlukta kitaplarla karşılaştık. Tamam dedim, burası tam benlik bir yer olsa gerek. Diğer kafelerden oldukça farklı konseptiyle karşılaştığım bu kafe bende sıcak Akdeniz teması uyandırdı. Paletlerden yapılmış mobilyalar renkleriyle çok uyumluydu. 

Kafenin sahibi ve tatlı esi ile tanıştık. Yurt dışından getirdikleri kahveleri gerçekten nefisti.

Misket'in uyuyuşunu gören de akşama kadar taş taşıtıyoruz sanır, halbuki en zor hareketi bir sandalyaden diğerine gecip uyumak ☺😂😁


Kafeyi diğer kafelerden ayıran özellik yiyecek ve içeceklerin iddialı olması yanı sıra okuduğun kitabını getirip oraya bırakabiliyorsun ve okumadığın başka bir kitapla da değiştirebiliyorsun.

Üstelik elinizdeki okumadığınız ya da paylaşmak istediğiniz kitaplarınızı bağış olarak bıraktığınızda adınıza ağaç bile dikiyorlar. Bir dikili ağacım yok demeyin artık.Sertifikanızı da alıyorsunuz.


http://www.kafebaykus.com/

http://www.imgrum.net/user/kafebaykus/1983308567

Bu kitap kafelerin çoğalması dileğimle...

 Yolunuzu mutlaka buraya dusurun. 

Cok seveceksiniz.





24 Haziran 2016 Cuma

MAVİ YOĞUNLUKLU ŞEHİRLER AKREPLERİN KORKULU RÜYASI!


Güneydeki evlerin kapı ve pencereleri sadece güzel olsun diye mavi değilmiş! 


Arkadaşım Müge mavi rengin benim rengim olduğunu söyler. Çok da severim. Mavi renk bende sınırsız özgürlük hissi verir.

Dolayısıyla Bozcaada, Bodrum'daki sokakları gezerken insana huzur veren mavi kapıları ve rengarenk çiçekli mavi pencereleri görünce dayanamam resimlerini çekerim. Mavili evlerin belli bir uyum içinde ve güzel bir görüntü olsun diye yapıldığını düşünmüştüm şimdiye kadar.



Neden mavi diye sorguladığım internet araştırmalarım  beni akreplerin mavi rengi ateş olarak algılayıp iğnesini kendine batırarak yaşamına son verdiği ya da  ortamdan uzaklaştırdığı bilgisine götürüyor. Hatta mavi rengin böcekler ve özellikle sivrisinekleri uzaklaştırdığı bilgisi de yaygındır.

Bilimsel açıklaması hiçbir kaynakta yok. Fakat çok eskiden beri kullanılan bir yöntem.

Karasal iklim bölgelerinde yazlar sıcak ve kurak geçer. Güneye ve güneydoğuya gidildikçe zehirli hayvan sayısı da artar. Güneydoğuda damlara kurulan karyola ayakları bu sebepten mavidir.

Fas'ta bulunan Chefchaouen, dünyanın en mavi şehirlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Şehrin neredeyse tamamı mavidir. Çöldeki zehirli akrepler mavi renkten dolayı şehre giremiyorlar.












Bu  küçük araştırmadan sonra ben de çivit mavisi boya alıp yazlık evin kapı ve pencerelerini boyamaya karar verdim. :)

Bakalım gerçekten akrep olmasa da böcek ve özellikle yaz aylarının rahatsız edici hayvanı sivrisinekleri uzaklaştırmada ne kadar etkili olacak.


  • Bütün hayvanlar değerlidir. 



  • Besin zincirinin her halkası yaşam döngüsü için önemli. 



O zaman ne yapıyoruz?


Onları öldürmüyoruz sadece uzaklaştırmak için doğal yöntemler kullanıyoruz!!!




Kaynaklar:
1- Google bilgileri + resimleri
2 - http://karceylan.blogspot.com.tr/2014/03/neden-mavi.html
3 - http://habervitrini.com/galeri/mavi-sehirin-akrep-sirri-175161?sayfa=14

15 Haziran 2016 Çarşamba

BU HAFTA KIYIKÖY ÇOCUKLU ÇADIR KAMPINDAYIZ, ÇOCUKLU ÇADIR KAMPINDA YANIMIZDA NELER OLMALI?




KIYIKÖY; İLK ÇOCUKLU ÇADIR KAMPI DENEYİMİMİZİ GERÇEKLEŞTİRDİK.


ADA'NIN HAYVAN DOSTLARI
Hem havaların uygun olmaması, hem de çocukların hastalık durumlarından dolayı artık sürekli ertelediğimiz kamp maceramızı bu hafta sonu 4 çocuk ve 3 aile olarak gerçekleştirdik.

Ertelemek de işimize geliyordu açıkçası;

 Bu iş çocuklarla nasıl olacaktı?

Yapabilecek miydik?

Ya hastalanırlarsa, gece ateşlenirlerse derken, benim kız ateşli çıktık yola.

Derken arkadaşın ikiz kızlarından biri de kampın ilk gecesinde ateşlendi.

Biz anneler tedirgin fakat çocuklar hallerinden memnunlardı.




Istanbul Beylikdüzü'nden sabah saat 9:00 da yola çıktık. Çatalca üzerinden ve eski İstanbul- Kırıkkale yolundan giderek yemyeşil doğal ormanların içinden geçen bu yolu 11:00 da  keyifle tamamladık. Araçlarımızla Aya Nikola Manastırı tabelasından gidip,bir kaç yere baktıktan sonra İlyas Baba'nın Kamp Alanı'nında karar kıldık. Büyük çimenlik orta alanın kenarları ağaçlarla kaplı güzel bir kamp yeriydi burası. Elektirik, su, tuvalet mevcut. Ayrıca tuvaletler sürekli temizleniyordu.

Ağaçların altına çadırlarımızı kurduk. Ohhhhh, missss. Her yer yemyeşil. Su kenarında kayıklar. Kurbağa sesleri, kuş sesleri. Tam bir doğa şöleni. Yakınımızdaki ağaçlara büyük salıncaklar kurmuşlar. Çocuklar hemen salıncaklara koştu tabi. Hamak da kurduk, süper oldu.

Haziran ayının bol güneşli ilk hafta sonuydu. Bu hafta sonunu seçmekle çok isabetli davranmışız. Avrupa yakasında oturanlar için köprü stresini yaşamadan da keyif alınacak kadar güzel bir yer doğrusu.
   Çadırlarımızı kurduktan sonra biraz etrafı keşfe çıktık.Sahile doğru yürüdük. Sahilde denize girenler olmasına rağmen biz rüzgarlı fakat güneşli, rip akıntılı Karadeniz sahilinde  çocukları üşütürüz diye denize girme cesaretini gösteremedik bile. Çocuklar da istemedi. Hatta kumlarla oynamak onlara daha eğlenceli geldi.


ÇADIR KAMPINDA OLMAZSA OLMAZLARIM;
  • Ateş ölçerimiz, Ateş düşürücü ilaçlarımız, sinek ve böcek ısırmalarına karşı ilaçlar,
  • Biz çocuklu anneler olarak (bir gece kalacak bile olsak) çocuk için bir haftalık yedek giysiler :) ya lazım olursa diye!
  • Anne- baba ve 1 çocuk için 1 yorgan 2 battaniye :) ya üşürsek diye!
  • Şişme yatak, uyku tulumu.
  • Kahve ve çay olmazsa olmazlarımdan olduğu için, ince belli çay bardakları ve Türk kahvesi fincanı, cezve ve çaydanlığımı, tabaklarımı, çatal, bıçak da evden getirdim.
  •  Kagıt ve plastik tabak, bardak. çatal vb. doğada yıllarca yok olmayan ve organik olmayan bu atıklar, doğal yaşamın parçasına aykırı olduklarından dolayı bunları kullanmamaya çalıştım. Kendimi böyle doğaya daha sorumlu ve daha mutlu hissediyorum.
  • Bir de vazgeçilmezimiz; Mangal ve yiyecek birşeyler.

En guzeli de doğada olmak beni çok mutlu ediyor. :)


Yeşil doğa benim vazgeçilmezim. 






Beton yığını haline gelen çevremize inat, çocuklarımıza doğayı korumayı ve sevmeyi öğretmeliyiz. 


Betonlaşma bu hızda giderse, ilerleyen yıllarda bizim gördüğümüz güzelliklerin daha azını görecekleri bir gerçektir.

Lütfen; biz ebeveynler üstümüze düşen sorumluluklarımızı yerine getirelim.


mutlu kalın :)










12 Haziran 2016 Pazar

SIRA DIŞI LEZZETLER 2: Kırmızı Pancar sofraların aranılan en lezzetli yemeği olmaya aday...


KIRMIZI PANCARIN EN GÜZEL HALLERİ


Kırmızı pancarı çoğumuz biliriz. ıspanakgillerdenmiş. Akdeniz Bölgesi bitkisi olması ve beni bu kadar çok cezbetmesi boşuna değil sanırım. İçinde bir sürü vitamin ve mineral taşıdığı söylenir. Karaciğer dostu, mide, bağırsak ve sindirim sistemi dostu olarak bilinir. Şeker hastalarının tüketmesi önerilmez. Tansiyon hastaları için de sınırlı tüketim.

Aslında uygun şartlarda, kimyasal verilmeden büyütülmüş her sebze ve meyve sağlıklıdır. Abartılmazsa ve tabi bir de mevsiminde yenirse...Mevsimi geçmek üzere. Son kez biz de yapalım ve paylaşalım dedik.

Ben çocukken annem çok yapardı. Tadını çok da sevmezdim. Annem haşlardı.Tatlı, tuzlu ve sarımsaklı tezat bir tadı olan yemek derdim. Annemin tarifini de bir gün tekrar deneyeceğim. Belki şimdi severim.Yeni tatlara açığım artık.

Benim burada vereceğim tarif, pancarın yapraklarıyla yapılan ve benim daha önce yapmadığım bir tarif olacak. Bu tarifi Tekirdağ'da yaşayan, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı ziyarete gittiğimizde yedik. Çok beğendik.

Kırmızı Pancar yaprağı kavurması




  • 4 adet orta boy kırmızı pancar yaprağı
  • 2 orta boy kuru soğan
  • zeytinyağı, tuz


Yapalım:

  • Kırmızı pancarın yapraklarını yıkayalım.
  • Saplarını ve yapraklarını ayrı ayrı doğrayalım.
  • Soğanları da küp küp fakat küçücük doğrayalım.



  • Tavaya zeytinyağımızı ve doğradığımız soğanları koyalım, pembeleşinceye kadar pişirelim.
  • Önce kırmızı pancarın saplarını yumuşayana kadar kısık ateşte ve  kapağı kapalı pişirelim.
  •  Pişen saplara yapraklarını da ekleyip 5-10 dk. rengi dönene kadar soteleyelim.  
  •  Tuz ekleyip yemeği kapatalım.

Not: İsteğe göre sarımsaklı yoğurt ile servis yapabilirsiniz.


Yukarıdaki tarifin aynısını kırmızı pancarı rendeleyerek de deneyebilirsiniz. 




Hatta rendelediğiniz pancarla kırmızı pilav bile yapabilirsiniz :)




 Kırmızı renkli pilav ç
ocukların da ilgisini çekecektir. Denemenizi tavsiye ederim...